
Altın Daha Kaç Zirve Görür?

Söz Şimdi Minted'lılarda!

İnsanlık tarihi, bir bakıma insanın altına olan aşkının bir öyküsü olarak da yorumlanabilir. Geçmişte antik Mısır krallarının lahitlerinden tarihe adını yazdırmış hükümdarların saraylarına, günümüzde ise Hollywood yıldızlarının mücevher koleksiyonlarından finansal geleceğini garantiye almak isteyen bireylerin birikim hesaplarına kadar; daha önemli, daha değerli ve daha kalıcı olması istenen pek çok şey, altınla bir araya gelmiştir. Kısacası ışıltısıyla, ağırlığıyla, sağlamlığı ve artan değeri ile altın, binlerce yıldır insanoğlunun kıymetlisi olmuş; zenginlikle, ölümsüzlükle, zafer ve estetikle özdeşleşmiştir.
Gelin, insanoğlunun kökeni binlerce yıl öncesine dayanan ve günümüzde artarak devam eden altın sevdasına biraz daha yakından bakalım…
İnsanın altınla ilk nerede, ne zaman, hangi şartlar altında karşı karşıya geldiği tam olarak bilinmiyor. Bununla birlikte, tahminler bu değerli metalin ilk defa su akıntılarında keşfedildiği yönünde. Göz alıcı parıltısını düşünürsek buna inanmak hiç de güç değil!
Buna ek olarak, arkeologların, Paleolitik döneme, milattan önce 40.000’lere tarihlenen mağaralarda altının varlığına dair izler bulduğunu biliyoruz. Taş devri insanının değerli metal altını ne için kullandığını söylemek mümkün olmasa da, dikkat çekici görünüşünden etkilenmiş olabilecekleri, hatta bu nadir metalin aralarında bir çeşit sosyal statü sembolü dahi olabileceği düşünülmektedir.
Yazılı tarihe baktığımızda, bulunan ilk altın nesnelerin, milattan önce 5 bin yıla uzandığını görebiliriz. Bugün Bulgaristan olan topraklarda bulunan, Bakır Çağı’na ait olan mezarlıklar incelendiğinde, aralarında en görkemli olanların altın taçlar ve asalar ile süslenmiş olduğu keşfedilmiştir. Bu da, ölülere duyulan saygı ve hayranlığın bir ifadesi olarak, altına verilen değeri göstermektedir.
Antik Mısır insanlarının altına aşık olduğunu söylemek hiç de abartılı olmaz. Altın, mitolojilerinde yer aldığı gibi, firavunlar ve tapınak rahiplerinin de gözdesi olmuştur. Yaşayan Tanrı statüsünde görülen firavunlar, bu statülerinin bir göstergesi olarak sürekli altın aksesuarlar takmış, etraflarını altından nesnelerle çevrelemişlerdir. Öldükten sonra, gömülecekleri zaman da, mezar odalarına bol miktarda altın yerleştirilmiş, bu sayede bu dünyada ne kadar varlıklı ve güçlü olduklarının belli olması ve öteki dünyada da rahat etmeleri amaçlanmıştır. Örneğin Tutankamon, bilindiği gibi çok yüklü miktarla altınla, aynı zamanda bugün Kahire'deki Mısır Müzesi'nde görülebilecek olan meşhur bir altın maskeyle gömülmüştür.
Antik Mısır’ın, aynı zamanda altını gümüşten daha yüksek statüde tutan ilk medeniyet olduğunu söylemekte de fayda var. Milattan önce 3100’e uzanan Menes kanunlarında, bir altının iki buçuk parça gümüş değerinde olduğu özellikle belirtilmiştir.
Antik Mısırlılar altın madenciliği de yapmış, altın madenlerinin ve altın yataklarının olduğu yerleri gösteren haritalar çizmişlerdir. Altın, ekonomilerinin güçlenmesinde önemli bir pay sahibi olmuştur.
Altının basılı para olarak ilk defa kullanılması, milattan önce 7. yüzyılda gerçekleşmiştir. Lidyalıların ürettiği bu paralar -elektron olarak da bilinir- altın ve gümüş karışımından meydana getirilmişti. Bu noktadan sonra, o zamana kadar malların birbirleriyle takas edildiği “barter” sistemi ile yapılan ticaret çok daha kolaylaşmış, daha geniş coğrafyalara yayılmış, aslında bir bakıma altın medeniyetin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
Antik Yunan’da, altının su ve gün ışığının yoğun bir karışımı olduğu inanışı vardı. Onlar da altın madenciliği yapıyor, tabii bu değerli metali yalnızca para olarak değil, bir statü sembolü ve gösterişli bir süs öğesi olarak da kullanıyorlardı. Klasik dönemde; altından tapınaklar, putlar, kupa, vazolar ve tabaklar görmek mümkündü. Altın, insanlar için bir varlık sembolü olmanın ötesinde, tanrılar ve yarı tanrıların görkemiyle de özdeşleşmişti.
Aztek ve İnkalar, altını dini ritüellerinde, ayrıca kutsal alanlarda kullanırlardı. Işıltısı zaman içinde dünyaya yayılan altın, çok çeşitli coğrafyalarda hükümdarların, rahiplerin, ve toplumun elit kesiminin gözdesi oldu.
Günümüze baktığımızda da; estetik, maddi ve manevi değerini kaybetmeyen -hatta değeri yeni bir rekora koşan - altının geleceğinin daha da parlak olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Finansal geleceğini garantiye almak isteyen modern insanlar için özellikle de ekonomik belirsizlikler ve krizlerin hüküm sürdüğü dönemlerde en güvenli ve etkili birikim aracı olarak öne çıkan bu değerli metal, günümüzde aynı zamanda sağlıktan elektroniğe, otomotivden uzaya kadar pek çok endüstride de kendine yer buluyor. Tabii en değerli aksesuarlar, dekoratif nesneler ve sanat eserleri de, hala altınla süslenmeye devam ediyor. Kısacası altın, pek çok anlamda insanoğlunun en kıymetlisi olmayı sürdürüyor.
Altın, tarih boyunca sandıklarda, imparatorların hazine odalarında, yastık altlarında muhafaza edildiyse de, bugün bu değerli metali biriktirip saklamanın en güvenli, aynı zamanda en kolay yöntemi parmaklarınızın ucunda…
Siz de altının zamansız kıymetini bilenlerdenseniz, hemen Minted’ın ücretsiz mobil uygulamasını indirin; ayda 200 TL gibi uygun fiyatlardan başlayacak şekilde düzenli altın birikimi yapmaya başlayın! 20.000’den fazla Minted’lı arasına katılmak; kredi veya banka kartıyla 7/24 altın-gümüş alışverişi, aylık otomatik birikim talimatı, ücretsiz altın ya da gümüş transferi gibi avantajlarla geleceğinize yatırım yapmaya başlamak için, aşağıdaki bağlantılara tıklayabilirsiniz: